Nurettin Aslan
Köşe Yazarı
Nurettin Aslan
 

GENEL GÖRÜNÜM

Çocukluğumda, Bala'nın pazarı salı günleri kurulurdu. Sanırım halen öyle. "63 pare köy"ün büyük kısmı da haftalık veya aylık ihtiyacını salı günü Bala pazarından giderirdi. Köylerden Bala'ya giden arabalar da o gün yoğun çalışırdı. Bu özelliği fark eden Adalet Bakanlığı yetkilileri de Bala Adliyesi'ni salı günü sıkı çalıştırırdı. Duruşmalar salı günü yapılırdı. Duruşmalar herkese açık olduğundan, ihtiyacını karşılayan, köylüsü ya da tanıdığının mahkemesi varsa, gider, mahkemeyi de izlerdi. Gel gör ki, her salı, her duruşmanın gedikli izleyicisi komşu köylümüz SEYDO'ydu. Duruşma konusu olaya yabancı değilse Seydo, Hakim ve sanık ya da tanıkların diyaloglarına zaman zaman, "O meselede ben de vardım, olay öyle değil" diye müdahale eder, konuşmak-ciddiye alınmak isterdi. Cinayet konulu bir duruşmada, Seydo yine "O meselede ben de vardım" diye konuşunca, Hakim, "Öyle mi, kürsüye gel bakalım. Sen de varsan, seni de içeri atayım" der. Seydo, vaziyetin kötüye gittiğini anlar ve " Hakim bey, o meselede, ben yoktum sadece oradan geçiyordum" der. Anlayacağınız, bizim Seydo paçayı zor kurtarır. Seydo'nun sonraki duruşmaları izlediğini sanmıyorum! Suriye'de, 18 cihatçı-IŞİD artığı örgütün oluşturduğu, ABD Başkanı Trump'ın "meşruiyet ihsan ettiği" HTŞ'nin "Geçici Suriye Devlet Başkanı" ünvanlı lideri Şara'nın, 18 örgütü kontrol edemediğini; IŞİD ve EL KAİDE alışkanlığı nedeniyle bu örgüt mensuplarının Mart ayı başında, Suriye sahillerindeki Alevilere, Temmuz ayında da Suriye güneyinde, Dürzilerin yoğun olarak yaşadığı Süveyda'ya saldırı ve katliamlarından biliyoruz. Şara, her olay sonrası, uluslararası (daha çok da ABD-İngiltere-Fransa) tepkileri baskılamak için, kendine göre, ya da "akıl hocaları"nın yönlendirmesiyle, "sorumlular en kısa zamanda belirlenip, gereken yapılacaktır" demektedir, somut adımları da atmamaktadır. İki olayda da Rojava Bölgesi'ndeki (Kuzey Doğu Suriye) SDG Yönetiminin Aleviler ve Dürzilerden yana tavır alması üzerine, Kürtlerle anlaşma çabalarına vurgu yapmaktadır Şara'nın geçici yönetimi. Gel gör ki, duruşmaları izleyen Seydo misali, dışarıdan gazel okumalar çok olmaktadır. Bölgedeki gelişmeleri izleyen biri olarak, Şam Yönetimi ve SDG'nin, daha çok ABD'nin Ortadoğu Politikası temelinde anlaşmaya varacaklarını, kimi konularda anlaştıklarını düşünüyorum. TV kanallarındaki ellerinde sopa, ekranlardaki haritada, olası bir "yanlış anlaşma" sonucu, Suriye'ye nereden-kaç kişilik kuvvetle gireceğimiz mavralarını atan "uzman"ları izlemekten zaman buldukça, yetkin uzmanların tartışmalarını dinledikçe Seydo aklıma gelmekte. Sadede gelirsek: Mahkeme kararıyla yayınlanan Epstein Belgeleri nedeniyle zor durumdaki ABD Başkanı Trump, dikkatleri başka yönlere çekme peşinde. (Her ne kadar yanlış yapmaktaysa da, bazen de doğrularına rastlanıyor! Tıpkı, bozuk saatin günde iki kere doğru zamanı gösterdiği gibi) SDG'ye yapılacak yardımlarla ilgili kararnameyi bir hafta önce imzaladı. Aynı Trump, BM Güvenlik Konseyinin 1981 yılında oy birliği ile kabul ettiği, "Golan Tepelerinin İsrail tarafından ilhakının geçersiz ve uluslararası hukuki etkisi olmadığı"nı ilan ettiği 497 sayılı karara rağmen, 4 gün önce, "Golan Tepelerini İsrail'e verdim" demiştir. Sanırsınız, Ortadoğu'yu parselleyip İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya arasında paylaştıran 1916 tarihli Sykes-Picot Antlaşması'nda Golan Tepeleri de Trump'un dedesine verilmiş. O da, dedesine verilen toprağı İsrail'e bağışlıyor. Ne yazık ki iktidar yanlısı-karşıtı tüm televizyon kanallarındaki her şeyi bilen "her şey uzmanı" kişiler, zaten yokluk, yoksulluk, yolsuzluklar nedeniyle karışmış kafalarımızı "milli duygu" söylemleriyle akılları sıra toparlama peşindeler. İki tarafında uzlaştıkları tek konu, Kürt Sorunu konusu. Sorunun çözülmemesi için ellerinden geleni ardlarına bırakmamaktadırlar.  Olacak olan şudur: Suriye'de "gevşek" bir merkezi yönetim (tüm etnik ve dini grupların görünürde yer aldığı) oluşturulacak, Dürzi ve Alevi Bölgeleri, merkezi yönetim kontrolünde(ymiş) gibi görülecek. Ancak, fiiliyatta, kendi yönetimleri olacak. Kuzey Doğu Suriye'de SDG'nin kontrol ettiği bölgede ise Irak Bölgesel Kürt Yönetimi benzeri bir yönetim kabul edilecektir. Bu anlaşma karşılığında da Şara Yönetimine 2-3 yıl daha Suriye'yi yönetme yetkisi verilecektir. Sonrası mı? Sonrası Allah kerim!
Ekleme Tarihi: 21 Aralık 2025 -Pazar
Nurettin Aslan

GENEL GÖRÜNÜM

Çocukluğumda, Bala'nın pazarı salı günleri kurulurdu. Sanırım halen öyle. "63 pare köy"ün büyük kısmı da haftalık veya aylık ihtiyacını salı günü Bala pazarından giderirdi. Köylerden Bala'ya giden arabalar da o gün yoğun çalışırdı. Bu özelliği fark eden Adalet Bakanlığı yetkilileri de Bala Adliyesi'ni salı günü sıkı çalıştırırdı. Duruşmalar salı günü yapılırdı. Duruşmalar herkese açık olduğundan, ihtiyacını karşılayan, köylüsü ya da tanıdığının mahkemesi varsa, gider, mahkemeyi de izlerdi.

Gel gör ki, her salı, her duruşmanın gedikli izleyicisi komşu köylümüz SEYDO'ydu. Duruşma konusu olaya yabancı değilse Seydo, Hakim ve sanık ya da tanıkların diyaloglarına zaman zaman, "O meselede ben de vardım, olay öyle değil" diye müdahale eder, konuşmak-ciddiye alınmak isterdi.

Cinayet konulu bir duruşmada, Seydo yine "O meselede ben de vardım" diye konuşunca, Hakim, "Öyle mi, kürsüye gel bakalım. Sen de varsan, seni de içeri atayım" der. Seydo, vaziyetin kötüye gittiğini anlar ve " Hakim bey, o meselede, ben yoktum sadece oradan geçiyordum" der. Anlayacağınız, bizim Seydo paçayı zor kurtarır. Seydo'nun sonraki duruşmaları izlediğini sanmıyorum!

Suriye'de, 18 cihatçı-IŞİD artığı örgütün oluşturduğu, ABD Başkanı Trump'ın "meşruiyet ihsan ettiği" HTŞ'nin "Geçici Suriye Devlet Başkanı" ünvanlı lideri Şara'nın, 18 örgütü kontrol edemediğini; IŞİD ve EL KAİDE alışkanlığı nedeniyle bu örgüt mensuplarının Mart ayı başında, Suriye sahillerindeki Alevilere, Temmuz ayında da Suriye güneyinde, Dürzilerin yoğun olarak yaşadığı Süveyda'ya saldırı ve katliamlarından biliyoruz. Şara, her olay sonrası, uluslararası (daha çok da ABD-İngiltere-Fransa) tepkileri baskılamak için, kendine göre, ya da "akıl hocaları"nın yönlendirmesiyle, "sorumlular en kısa zamanda belirlenip, gereken yapılacaktır" demektedir, somut adımları da atmamaktadır. İki olayda da Rojava Bölgesi'ndeki (Kuzey Doğu Suriye) SDG Yönetiminin Aleviler ve Dürzilerden yana tavır alması üzerine, Kürtlerle anlaşma çabalarına vurgu yapmaktadır Şara'nın geçici yönetimi.

Gel gör ki, duruşmaları izleyen Seydo misali, dışarıdan gazel okumalar çok olmaktadır. Bölgedeki gelişmeleri izleyen biri olarak, Şam Yönetimi ve SDG'nin, daha çok ABD'nin Ortadoğu Politikası temelinde anlaşmaya varacaklarını, kimi konularda anlaştıklarını düşünüyorum. TV kanallarındaki ellerinde sopa, ekranlardaki haritada, olası bir "yanlış anlaşma" sonucu, Suriye'ye nereden-kaç kişilik kuvvetle gireceğimiz mavralarını atan "uzman"ları izlemekten zaman buldukça, yetkin uzmanların tartışmalarını dinledikçe Seydo aklıma gelmekte.

Sadede gelirsek:

Mahkeme kararıyla yayınlanan Epstein Belgeleri nedeniyle zor durumdaki ABD Başkanı Trump, dikkatleri başka yönlere çekme peşinde. (Her ne kadar yanlış yapmaktaysa da, bazen de doğrularına rastlanıyor! Tıpkı, bozuk saatin günde iki kere doğru zamanı gösterdiği gibi) SDG'ye yapılacak yardımlarla ilgili kararnameyi bir hafta önce imzaladı. Aynı Trump, BM Güvenlik Konseyinin 1981 yılında oy birliği ile kabul ettiği, "Golan Tepelerinin İsrail tarafından ilhakının geçersiz ve uluslararası hukuki etkisi olmadığı"nı ilan ettiği 497 sayılı karara rağmen, 4 gün önce, "Golan Tepelerini İsrail'e verdim" demiştir. Sanırsınız, Ortadoğu'yu parselleyip İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya arasında paylaştıran 1916 tarihli Sykes-Picot Antlaşması'nda Golan Tepeleri de Trump'un dedesine verilmiş. O da, dedesine verilen toprağı İsrail'e bağışlıyor. Ne yazık ki iktidar yanlısı-karşıtı tüm televizyon kanallarındaki her şeyi bilen "her şey uzmanı" kişiler, zaten yokluk, yoksulluk, yolsuzluklar nedeniyle karışmış kafalarımızı "milli duygu" söylemleriyle akılları sıra toparlama peşindeler. İki tarafında uzlaştıkları tek konu, Kürt Sorunu konusu. Sorunun çözülmemesi için ellerinden geleni ardlarına bırakmamaktadırlar. 

Olacak olan şudur: Suriye'de "gevşek" bir merkezi yönetim (tüm etnik ve dini grupların görünürde yer aldığı) oluşturulacak, Dürzi ve Alevi Bölgeleri, merkezi yönetim kontrolünde(ymiş) gibi görülecek. Ancak, fiiliyatta, kendi yönetimleri olacak. Kuzey Doğu Suriye'de SDG'nin kontrol ettiği bölgede ise Irak Bölgesel Kürt Yönetimi benzeri bir yönetim kabul edilecektir. Bu anlaşma karşılığında da Şara Yönetimine 2-3 yıl daha Suriye'yi yönetme yetkisi verilecektir.

Sonrası mı?
Sonrası Allah kerim!
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
mekan bizim almanya chat sohbet cinsel sohbet sohbet mobil sohbet dini chat