Popülist, ahlaki olanın ne olduğuna ilişkin derin anlaşmazlıkların olduğu durumlarda bile tek bir ahlaki görüş olduğunu iddia eder. O görüş de kendi görüşüdür.
Popülistler, görüşlerini açıklarken, safsata yaparlar. Safsata, çoğunlukla rakibi susturmak ya da yanıltmak için bilinçli olarak başvurulan bir aldatmaca şeklidir. “Safsatanın bilinçli ve kasıtlı bir şekilde kullanılması, rakip ya da dinleyicilerin yanıltılmasını ve aldatılmasını amaçlayan bir harekettir.” (Yalın ALPAY-Yalanın Siyaseti)
Safsataya kabul gördüğü zemin; bilgi eksikliği olan zemindir.
Bilgi eksikliği olan kesim, ön yargıcı bir kesimdir.
Ön yargı, herhangi bir konudaki peşin yargıdır.
Zihni, yeterli delil olmaksızın bir yargıda bulunmaya veya bir yargıyı paylaşmaya yöneltir.
“Bu da safsatacıları (mugalata yapanları) rakibi ya da dinleyicileri herhangi bir maddi ya da manevi çıkar elde etme güdüsüyle aldatmak, yanıltmak isteğine yöneltir. Mugalata yapılırken, doğrular bilerek çarpıtılır.” (Yalanın Siyaseti)
Kişilerdeki haset, kibir, öfke, bağnazlık kendini-aklını beğenme gibi durumlar, akıl yürütmeyi kolayca gölgeleyebilmekte ve safsatalara yol açabilmektedir. Safsatacıların, televizyonlarda sözcülüklerini yaptırdıkları, sözüm ona uzman siyaset bilimciler kanalıyla hitap ettikleri kitle, kendilerine iletilen savları hiçbir süzgeçten geçirme gereği duymadan, olduğu gibi kabul etme eğilimindeki kitledir.
İmamı Gazali, “Aslını bilmeden ve araştırmadan, işittiği her şeyi onaylayan kimse normal yapıda değildir. Bunların tedavisi de güçtür” der.
Yalın Alpay, Yalanın Siyaseti kitabında, safsataya başvuranların kullandıkları yöntemleri yedi ana başlıkta inceliyor.
Ne yazık ki, bu yola, üyesi olduğum CHP’yi desteklediği varsayılan TV kanallarında, uzman(!) bilimciler de sıkça başvurmaktalar. Umarım CHP tabanı, kısa sürede uzman(!)ların görüşlerini süzgeçten geçirir.