Cemre Ünalan Soyyiğit
Köşe Yazarı
Cemre Ünalan Soyyiğit
 

Bir Etiket, Bir Ses, Bir Dokunuş: Çocuklarda Duyusal Hassasiyet

Bazen yalnızca bir tişört etiketi, bazen marketteki ışıklar, bazen de beklenmedik bir siren sesi… Çocuk için tüm günün seyrini değiştirebilir. Çoğu zaman “naz” ya da “inat” olarak görülen bu tepkiler aslında çocuğun sinir sisteminin verdiği gerçek yanıtlardır. Giysinin etiketinden rahatsız olmak, saçını taratmak istememek ya da siren sesine tahammül edememek… Bunlar çocuğun çevresini nasıl algıladığını bize anlatır. Duyusal hassasiyet, yalnızca çocuğun konforunu değil; günlük yaşamını, dikkatini, öğrenme sürecini ve sosyal ilişkilerini de doğrudan etkiler. Bir çocuk kalabalık bir ortamda oyun oynamaktan kaçınıyorsa ya da yemek seçimlerinde sürekli zorlanıyorsa, altında yatan sebep çoğu zaman “isteksizlik” değil, duyusal farklılıklardır. Ergoterapi yaklaşımı ise bu noktada devreye girer. Oyunla desteklenen duyusal düzenleme çalışmaları ve aileye sunulan basit stratejiler, çocuğun hem rahatlamasını hem de günlük yaşamda daha bağımsız hale gelmesini sağlar. Unutmayalım, mesele “inatçı” bir çocuk değil; çevresini farklı algılayan bir sinir sistemidir. Doğru destekle, bu farklılık çocuğun yaşamında engel değil, güçlü bir yön haline gelebilir. Çocuklarında böyle hassasiyetleri gözlemleyen ebeveynlere küçük öneriler verecek olursak;  • Alışverişte “hızlı rota” oluşturun: Market ya da AVM gibi kalabalık ortamlara girmeden önce çocuğunuzla birlikte “gideceğimiz yerlerin haritasını” çıkarın. Böylece hem süreyi kısaltır hem de çocuğun kendini hazırlamasına destek olursunuz. • “Duyusal mola köşesi” kurun: Evde bir köşe seçip içine yumuşak minderler, battaniye, sevdiği oyuncaklar koyun. Çocuğunuz zorlandığında oraya gidip sakinleşebileceğini bilmesi, günlük krizleri azaltır. • Giysileri birlikte seçin: Sabah telaşında kıyafet kavgası yerine, akşamdan “yarın hangisini giyelim?” sorusuyla seçimi çocuğa bırakmak hem kontrol hissi kazandırır hem de çatışmayı önler. • Hazırlık oyunu oynayın: Saç taramadan önce bebeğinin saçını taramak, yüksek ses çıkacak bir ortama girmeden kulaklıkla kısa bir oyun oynamak gibi “ön prova”lar çocuğun duyusal sistemi için büyük fark yaratır.
Ekleme Tarihi: 27 Ağustos 2025 -Çarşamba
Cemre Ünalan Soyyiğit

Bir Etiket, Bir Ses, Bir Dokunuş: Çocuklarda Duyusal Hassasiyet

Bazen yalnızca bir tişört etiketi, bazen marketteki ışıklar, bazen de beklenmedik bir siren sesi… Çocuk için tüm günün seyrini değiştirebilir.

Çoğu zaman “naz” ya da “inat” olarak görülen bu tepkiler aslında çocuğun sinir sisteminin verdiği gerçek yanıtlardır. Giysinin etiketinden rahatsız olmak, saçını taratmak istememek ya da siren sesine tahammül edememek… Bunlar çocuğun çevresini nasıl algıladığını bize anlatır.

Duyusal hassasiyet, yalnızca çocuğun konforunu değil; günlük yaşamını, dikkatini, öğrenme sürecini ve sosyal ilişkilerini de doğrudan etkiler. Bir çocuk kalabalık bir ortamda oyun oynamaktan kaçınıyorsa ya da yemek seçimlerinde sürekli zorlanıyorsa, altında yatan sebep çoğu zaman “isteksizlik” değil, duyusal farklılıklardır.

Ergoterapi yaklaşımı ise bu noktada devreye girer. Oyunla desteklenen duyusal düzenleme çalışmaları ve aileye sunulan basit stratejiler, çocuğun hem rahatlamasını hem de günlük yaşamda daha bağımsız hale gelmesini sağlar.

Unutmayalım, mesele “inatçı” bir çocuk değil; çevresini farklı algılayan bir sinir sistemidir. Doğru destekle, bu farklılık çocuğun yaşamında engel değil, güçlü bir yön haline gelebilir.

Çocuklarında böyle hassasiyetleri gözlemleyen ebeveynlere küçük öneriler verecek olursak; 

• Alışverişte “hızlı rota” oluşturun: Market ya da AVM gibi kalabalık ortamlara girmeden önce çocuğunuzla birlikte “gideceğimiz yerlerin haritasını” çıkarın. Böylece hem süreyi kısaltır hem de çocuğun kendini hazırlamasına destek olursunuz.

• “Duyusal mola köşesi” kurun: Evde bir köşe seçip içine yumuşak minderler, battaniye, sevdiği oyuncaklar koyun. Çocuğunuz zorlandığında oraya gidip sakinleşebileceğini bilmesi, günlük krizleri azaltır.

• Giysileri birlikte seçin: Sabah telaşında kıyafet kavgası yerine, akşamdan “yarın hangisini giyelim?” sorusuyla seçimi çocuğa bırakmak hem kontrol hissi kazandırır hem de çatışmayı önler.

• Hazırlık oyunu oynayın: Saç taramadan önce bebeğinin saçını taramak, yüksek ses çıkacak bir ortama girmeden kulaklıkla kısa bir oyun oynamak gibi “ön prova”lar çocuğun duyusal sistemi için büyük fark yaratır.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami chat omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat plastik çember