Her çocuk aynı şekilde gelişmez. Kimi erken yürür, kimi geç konuşur. Kimi elinden kalemi düşürmez, kimi ayakkabısını bile giymek istemez.
Ama bazı çocuklar vardır ki…
Giyinmek onlar için savaştır. Yemek seçerler, bazı dokunuşlara tahammül edemezler. Gürültülü ortamlarda hemen huzursuz olurlar ya da saatlerce aynı oyuncağa bakarlar ama bir türlü oyun kuramazlar.
Peki ya bu çocuklar tembel, inatçı ya da yaramaz değilse. Ya aslında küçük bedenleriyle bize “yardım edin” demeye çalışıyorlarsa...
İşte tam da burada ergoterapistler devreye girer.
Pediatrik ergoterapi, çocukların oyun, dikkat, motor beceriler, duyusal hassasiyet ve günlük yaşam faaliyetlerindeki zorluklarını fark eden, değerlendiren ve destekleyen bir sağlık alanıdır.
Bir ergoterapist, çocuğu yargılamaz. Onu tanır, dinler, gözlemler.
Çocuğun hangi becerilerde zorlandığını belirler ve oyun temelli bir programla çocuğu destekler.
Çocuk bir yandan gelişirken, diğer yandan aileye rehberlik edilir. Çünkü çocuğun ihtiyacı sadece birebir terapi değil; evde, okulda, sokakta anlaşılmak ve desteklenmektir.
Bir çocuk desteklenirken aynı zamanda ebeveynin farkındalığı da büyür.
Neye nasıl yaklaşmalı? Hangi durumlarda nasıl yanıt verilmeli? Tüm bunlar adım adım birlikte keşfedilir.
Tüm bu aşamalarda ergoterapist, aileyle omuz omuza ilerler.
Terapi odasındaki çalışmaları ev ortamına taşıyabilmek için aileyle birlikte düşünür, uygular, değerlendirir.
Bu nedenle ergoterapi yalnızca bir “seans” değil, çocuğun hayatına bütüncül bir dokunuştur.
Unutmayın; “büyümesi normal” demek, “ihtiyacı yok” demek değildir.
Ve bazen…
Evde kıyafet giymek istemeyen, yemek seçen, kalabalıktan bunalan, arkadaş edinmekte zorlanan çocuğunuz, aslında sadece anlaşılmak, duyulmak ve kendi hızında desteklenmek istiyordur.