Numan Kurtulmuş: Attığımız her adım, bu kadim coğrafyada barış ve kardeşliği tahkim etmeye yönelik olmalıdır

Gündem 05.08.2025 - 13:31, Güncelleme: 05.08.2025 - 14:03
 

Numan Kurtulmuş: Attığımız her adım, bu kadim coğrafyada barış ve kardeşliği tahkim etmeye yönelik olmalıdır

Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un açılış konuşmasıyla TBMM’de kurulan yeni çözüm süreci kapsamında kurulan komisyonun ilk toplantısı başladı.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un "Bu toplantı yalnızca komisyonumuzun çalışmalarının başlangıcı değil, aynı zamanda aziz milletimizin geleceğe dair umutlarının yeşermesinin de başlangıcıdır" sözleriyle sürecin önemine dikkat çektiği konuşma şöyle: Sayın milletvekilleri komisyonumuzun birinci toplantısını açıyorum, hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum. Aziz milletimiz, saygıdeğer üyelerimiz, değerli milletvekili arkadaşlarım, kıymetli basın mensupları; komisyonumuzun toplantısına hoş geldiniz. MİLLETİMİZ KARARLILIK VE DAYANIŞMAYLA BU SORUNU ÇÖZECEKTİR Milletlerin tarihinde öyle anlar vardır ki, yalnız o günü, o anı değil, milletlerin yarınlarını da şekillendirir, bugün de öylesi günlerden birindeyiz. Yarım asırdır milletimizin başına bela olmuş terör illetinden kurtulmak için tarihi bir dönüm noktasına gelindiğini hepimiz müşahede ediyoruz. Milletimiz geçmişte en zorlu dönemlerde nasıl birlik içerisinde hareket ederek kenetlenerek hareket ettiyse, bugün de aynı inanç, kararlılık ve dayanışmayla bu sorunu çözecektir.  Bu toplantı yalnızca komisyonumuzun çalışmalarının başlangıcı değil, aynı zamanda aziz milletimizin geleceğe dair umutlarının yeşermesinin de başlangıcıdır. Burada toplanmış olan komisyon sıradan bir heyet değil, yarınlarımızı onarma cesareti ve toplumsal bütünleşmeyi pekiştirme iradesi gösteren tarihi bir heyettir. Bu salonda milletin iradesini temsilen yeni bir dönemin başlangıcına şahitlik ediyoruz.  Bu komisyon millet adına çözüme ulaştırılacak sorunların müzakeresi, üzerinde uzlaşılan teklif ve tavsiyelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne iletilmesi ve bahse konu süreçlere millet adına vaziyet etmek için vardır. Komisyonumuz, on yıllardır ülkemizin enerjisini tüketen ve kardeşi kardeşten uzaklaştırmaya çalışanların provoke ettiği bir meseleye yeni bir gözle bakma iradesinin de yansımasıdır.  Burada asli meselemiz; hiç şüphesiz anayasa yazmak, hukuk reformu yapmak ya da tüm meseleleri bir anda çözmek değildir. Meclis’in, halkın sesi olmanın yanında, toplumsal barışın taşıyıcısı, kardeşliğin teminatı, çözümün meşru adresi olduğunu hatırlatma iradesidir. Siyasi hesaplarla, dar tanımlarla ve kalıplarla değil; cesaretle, vicdanla ve adaletle hareket etmenin adıdır. Çünkü örgütün kendisini feshederek, silahların tamamen susturulması ile başlayan süreç, herhangi bir kişi, kurum ya da siyasi yapının değil, doğrudan doğruya aziz milletimizin meselesidir. Meclis komisyonunun kıymeti tam buradadır. BU KOMİSYON TOPLUMUN MANEVİ DOKUSUNU TAHKİM ETMEYE, KARDEŞLİĞİ KALICILAŞTIRMAYA VE FARKLILIKLARIMIZI ZENGİNLİĞİMİZ OLARAK KABUL EDİP ORTAK YAŞAMI GÜÇLENDİRMEYE DÖNÜK BİR ÇAĞRIDIR Bu komisyon, toplumun manevi dokusunu tahkim etmeye, kardeşliği kalıcılaştırmaya ve farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak kabul edip ortak yaşamı güçlendirmeye dönük bir çağrıdır. Esasında, milletimizin arasındaki birlik, beraberlik ve kardeşlik duyguları toplumumuzun asırlar boyunca en önemli toplumsal yapı taşı olmuştur. Küresel emperyalizmin, böl-parçala-yönet politikalarının kirli aracı olarak kullanılan terör aparatları vasıtasıyla, içimize suni şekilde sokulmaya çalışılan ayrılık fitnesine milletimizi hiçbir zaman itibar etmemiştir. Terör eylemlerinin ülkemize yaşattığı karanlık yıllar, her bir yurttaşımızın ortak kaybıdır, ortak acısıdır. Terör, bu topraklarda uzun yıllar boyunca sadece canlarımızı almadı. Emeğimizi, umudumuzu ve ortak hayalimizi de çaldı. Cumhuriyet'imizin yüz yıllık tarihinin yaklaşık elli yılında, enerjimizi içerideki karanlıkla boğuşmakla geçirdik. Farklı terör örgütlerinin arkasına saklanarak yürütülen kirli oyunlar, ülkemizin güçlü, müreffeh, huzurlu bir ülke olma hedefin önünde yıllarca en büyük engeli oluşturdu. Tek bir terör örgütü değil, farklı isimler ve maskeler altında birçok yapının, ülkemizin önünü yıllarca kesmeye çalıştığına da hep birlikte şahit olduk. Bu örgütler, bölgemizdeki ülkeleri parçalayan vekalet savaşlarını yürütmek için kurulmuş yapılardı hiç şüphesiz. Çevremizdeki çoğu ülkede bu yapılar eliyle bölgemiz istikrarsızlaştırılmaya çalışılmış, kardeş halklar arasında çatışmalar, katliamlara yol açmış, milyonlarca insan topraklarından edilerek sığınmacı durumuna düşürülmüştür. Bu tablo, Türkiye’nin de demokratik ve özgürlükçü vizyonunun daha güçlü bir siyasal düzlemde kök salmasını ne yazık ki uzun yıllar engellemiştir. YENİ DÖNEM SİYASETİN, DÜŞÜNCENİN VE VİCDANIN DAHA ÇOK KONUŞULDUĞU BİR DÖNEM OLMAK ZORUNDADIR Bugün, FETÖ dahil darbe girişimlerini boşa çıkaran ve terör örgütünün etkisini kıran kararlı adımlarla birlikte yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Yeni dönem; siyasetin, düşüncenin ve vicdanın daha çok konuşulduğu bir dönem olmak zorundadır. Evladını yitiren annenin, dükkanını kapatmak zorunda kalan esnafın, yaylasına çıkamayan köylünün ve kamu adına görev yaparken can veren, şehit olan kamu görevlisinin acısı hepimizin ortak acısıdır. Ortak acılarımızı artık ortak umuda çevirmek için buradayız. Uzun yıllarca süren bu büyük problem, siyaseti ve devleti güvenlikçi reflekslerle hareket etmeye mecbur bırakmıştı. Ancak artık, güvenliğin yanı sıra özgürlüğün, eşitliğin ve adaletin imkanlarını ve gücünü daha da yüksek sesle konuşmanın zamanı gelmiştir. Bu komisyonun bir diğer misyonu da budur. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra birbirinden kopartılan, aralarına tel örgüler çekilen halklar, artık yeniden birbirlerini daha yüksek sesle duymayı hak ediyor. Attığımız her adım, bu kadim coğrafyada barış ve kardeşliği tahkim etmeye yönelik olmalıdır. Bu çerçevede Terörsüz Türkiye aslında açıkçası terörsüz bir bölge demektir.  TÜRK-KÜRT KARDEŞLİĞİ COĞRAFYAMIZIN ASLİ KODUDUR Değerli milletvekili arkadaşlarım, aziz milletim; gayet açıktır ki Türk-Kürt kardeşliği, coğrafyamızın asli kodudur. Çanakkale’de omuz omuza savaşanların torunlarıyız. Kaderdaşlık, yalnız savaş meydanlarında değil, alın terinde, acıda ve umutta da birlikte yürümektir. Biliyoruz ki; Selahaddin Eyyubi’yi, Nureddin Zengi’yi anlamadan bu toprakların hakikatini kavrayamayız. Alparslan ve Kılıçarslan’ın yaptıklarının özünü anlamadan ise birlikte yürümenin anlamına ulaşamayız. Hepsi, kendi çağlarında adaletin, kardeşliğin, dayanışmanın, paydaşlığın, sevinci ve tasayı ortaklaştırmanın hülasa milletçe beraber yürümenin öncüleri, sembol olmuş büyük şahsiyetlerdi. İÇERİDE BİRLİĞİMİZİ BÜYÜTMEK, TOPLUMSAL HUZURU PEKİŞTİRMEK, DIŞARIDA İSE BÖLGESEL BARIŞI KORUMAK MECBURİYETİNDEYİZ Bugün de bizler, halkın tam içinden çıkan o akla yaslanarak, o milli irfanı kuşanarak, tarihi bugünün anlayışıyla yeniden yorumlamak ve geleceği bu iradeyle kurmak mecburiyetindeyiz. Küresel şartların ve bölgesel gelişmelerin kırılganlığına rağmen, içeride birliğimizi büyütmek, toplumsal huzuru pekiştirmek, dışarıda ise bölgesel barışı korumak mecburiyetindeyiz. İç cephemizi tahkim etmek, Türkiye'nin istikrarını kurumsal bir siyasal akla oturtturmak zorundayız. Ülkemizin önünü tıkayan karanlık dönem, milletimizin feraseti ve devletimizin kararlılığıyla artık geride kalıyor.  MECLİS HAKİKATİ DUYAN, TOPLUMU HİSSEDEN VE VİCDANI TEMSİL EDEN ŞÜPHESİZ EN YÜKSEK DEMOKRATİK ÇATIDIR Meclis, hakikati duyan, toplumu hisseden ve vicdanı temsil eden şüphesiz en yüksek demokratik çatıdır. Biz, bu komisyonda yeni bir anayasa yazmıyoruz belki, ama kardeşlik cümleleri kuracağız ve birlikte hareket edeceğiz. Meclis'imiz, bin yıllık kardeşliği yeniden hatırlatmakla kalmayacak, siyasal düzlemde yeniden tarif edecektir. Bilinmelidir ki şahit olduğumuz silah bırakma süreci, bir pazarlığın sonucu asla değildir. Milletimizin huzura ve birliğe dair kararlılığının sonucudur ve bunun yansımasıdır. Bugün iftihar ettiğimiz gelişmeler insanımızın emeğini ve vaktini çalan bir engelin ortadan kalkması istikametindedir. Eğer belasıyla uğraşmamış olsaydık, eğer bütçemizin önemli bir bölümünü yıllarca terörle mücadeleye değil, kalkınmaya ayırabilseydik nice okullar, üniversiteler ve hastaneler çok daha önceleri inşa edilebilirdi. Daha çok öğrenci, daha nitelikli eğitimle buluşur, daha çok insanımız sağlığa daha kolay ve hızlı erişirdi. Bugünlerde ulaştığımız bu noktaya çok daha önceleri ulaşmamız mümkündü.  CANLARI PAHASINA BU VATANI SAVUNAN TÜM KAHRAMANLAR, BUGĞN BURADA BAŞLATTIĞIMIZ SÜRECİN MANEVİ MİMARLARIDIR Bugün iftihar ettiğimiz savunma teknolojilerimiz, kendi helikopterlerimiz, uydularımız, milli savunma sanayinde geldiğimiz bu seviyeye belki çok daha erken zamanlarda ulaşabilirdik. Fakat tüm bu kayıpların ötesinde, en ağır bedel şüphesiz ki canla ödenmiştir. Manevi kayıplar unutulmaz acılarımızdır. Her biri ayrı bir ailenin ocağına düşen şehitlerimizin, her biri bir ömrü feda eden gazilerimizin acısı. Canları pahasına bu vatanı savunan tüm kahramanlar, bugün burada başlattığımız sürecin manevi mimarlarıdır. Bu istikamette atacağımız her adımda, onların emanetine sadakatle bağlı kalacağımızı ilan ediyoruz. Bu komisyon, sözünü yükselten herkesin kürsüsüdür. Yeter ki ortak kelimelerimiz barış, ortak hedefimiz kardeşlik olsun. Bu çatı altında konuşulamayacak hiçbir konu yoktur. Yeter ki birbirimizi dinlemeye hazır olalım. Yeter ki her görüş, birlik ve kardeşliğin parçası olma iradesini içersin. Bu olumlu sürecin bir parçası olan her vicdan sahibi herkese ve her kuruma bir kez daha yürekten teşekkür ediyorum.    HALKLARIN KALBİ ADALETLE BİRLİKTE ATARSA MİLLET OLUNUR İnanıyorum ki, katkı veren herkes, bu memleketin mayasında kardeşlik olduğunu göstermiştir ve gösterecektir. Akif’in; “Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez, Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez” dizeleriyle, Nazım’ın da "Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine" dizeleriyle ifade ettiği hayali, yani siyasetin eliyle gerçekleştirmek zorunda olduğumuz, borcunda olduğumuz kardeşliği inşallah büyüteceğiz ve hep birlikte topluma yayacağız. Yine aynı şekilde büyük bilgin ve mutasavvıf, Kürtçe'nin büyük şairi Ahmedi Hani’nin düşünceleriyle ifade edersek; “Halkların kalbi adaletle birlikte atarsa millet olunur. Dil değişir, kıyafet değişir, coğrafya değişir, ama ortak duygular baki kalır.” Değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli basın mensupları, Milletin taleplerinin siyasal zeminde buluşması, kurumlar arası koordinasyonun sağlıklı yürütülmesi, istikrar huzur için elzemdir. Bu açıdan tartışmanın doğru mecrası Büyük Millet Meclis’i ve onu temsilen bugün burada oluşturduğumuz komisyondur. Çünkü milletin tamamını temsil eden, her fikrin ve kimliğin söz söyleyebildiği yer tam da burasıdır.   HER BİLGİLENDİRME VE ADIM ŞEFFAF VE KAPSAYICI BİÇİMDE YAPILACAKTIR Dikkatinizi çekmek isterim; bugün burada sadece grubu olan siyasi partileri değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edilen bütün siyasi partilerin temsilcisi arkadaşlarımız buradadır. Diyebiliriz ki, bu salon toplumun yüzde 98’inin temsil edildiği bir siyasi iradenin yansımasıdır. Her bilgilendirme ve adım, şeffaf ve kapsayıcı biçimde yapılacaktır. Bu çatının altında yürütülen her çalışma, halkın gözü önünde ve millet iradesinin güvencesiyle ilerleyecektir. O yüzden komisyonun işleyiş prensiplerini, ilk günden itibaren açık bir biçimde ifade etmek zorundayız.  Hiç şüphesiz bunlardan ilki şeffaflıktır. Çünkü milletimiz her adımı bilmeye, her adımda gerçekleştirilenleri öğrenmeye hakkı vardır ve bunun yegâne muhatabıdır. Bir diğer ilkemiz açıklık olmalıdır, çünkü saklı gündemlerin, örtük hesapların toplumsal barışa hiçbir katkısı yoktur. Üçüncü temel ilkemiz ise, hiç şüphesiz çoğulculuk olmalıdır. Çünkü bu topraklar, tek renkle değil, çok sesle, çok kültürle anlamlıdır. Değerli milletvekili arkadaşlarım, Komisyon çalışmaları hakkında kamuoyunun ve basının bilgilendirilmesi yalnızca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tarafından yürütülecektir. Çünkü süreci zehirleyecek ve provoke edecek açıklamalara itibar edilmemesini sağlamak da bu komisyonun başlıca görevlerinden birisidir. Onun için kamuoyunu zamanında basınımız vasıtasıyla da yerinde, zamanında doğru bilgilendirmek önceliklerimizden birisi olmalıdır. Bu komisyonda ele alacağımız konu, yani Türkiye’nin terörü bırakmasıyla birlikte ele alacağımız konular, herhangi bir siyasi partinin tek elinde olan konular değildir. Bu süreç, Türk’ün de, Kürt’ün de, her kesimden yurttaşın ortak geleceğini ilgilendiren bir beka meselesidir. Burayı tekraren söylüyorum, bu süreç Türk’ün de, Kürt’ün de, her kesimden yurttaşın ortak geleceğini ilgilendiren bir beka meselesidir. Dolayısıyla komisyonumuz müzakereci bir istişare organı olarak hareket edecektir. Bu zeminde farklı fikirlerin ve hissiyatların ortak akılda birleşmesini sağlayacak bir anlayışla çalışacaktır.  Komisyonun görev ve sorumlulukları arasında, özellikle silah bırakma sürecinin millet adına takibi büyük önem taşımaktadır. Bu süreç, hukuki çerçevesiyle, sosyal zeminiyle, siyasal diliyle dikkatle izlenmeli, yönlendirilmeli ve gerektiğinde öneriler sunulmalıdır. BİZ BİRLİKTE YAŞAMIN AZAMİ ZEMİMİNİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN BURADAYIZ Burada önemli bir hususu da vurgulamak istiyorum, hiç şüphesiz bu sürecin en önemli hususiyetlerinden birisi de toplumsal psikolojinin iyi bir şekilde yürütülmesidir. Bu çalışmaların başarıya ulaşmasında toplumsal kesimlerin, farklı kesimlerin sürece katkısının sağlanması bakımından toplumsal psikolojinin doğru ve hep birlikte yönlendirilmesi, oluşturulması da önemli bir görevdir. Bu aynı zamanda güçlü ve karşılıklı toplumsal bir saygıyı da doğuracak olan adımdır. Kürt’ün onurunu korumayan bir dili, Türk’ün gururunu hiçe sayan bir söylemi barışa değil, yeni kırılmalara neden olan yaklaşımlar olduğunu ifade etmek isterim. Hedefimiz sadece asgari müştereklerde birleşmek değildir. Biz birlikte yaşamın azami zeminini güçlendirmek için buradayız. Komisyon farklı fikir, beklenti ve kanaatlerin çatıştırılmadığı, aksine birlikte yaşama iradesinin inşa edildiği güçlü bir zemin olacaktır. Silahın tamamen bırakılmasıyla beraber, barışı kalıcılaştıracak yasal düzenleme önerilerinin hazırlanması da bu komisyonun sorumlulukları arasındadır. Ortaya çıkacak ihtiyaçlar doğrultusunda öneriler geliştirmek, raporlar sunmak, analizler yapmak ve bunları Meclis’in genel iradesine taşımak da bu yapının asli görevidir. Değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli basın mensupları, aziz milletim, Meclis’in manevi gücü, tarihsel tecrübesi ve temsili yapısı, provokasyonlara karşı da en güçlü kalkanımız olacaktır. Hiç şüphesiz provokasyonlar her zaman her dönemde olabilir. İçeriden ve dışarıdan gelecek hamleleri bertaraf edecek en önemli unsur, çoğulcu demokratik yapımızdır. Bu yüzden, çalışmalarımıza sadece siyaset kurumu değil, toplumun bütün kesimleri dahil edilecektir. Kanaat önderleri, üniversiteler, hukuk camiası ve sivil toplum kuruluşlarının katkıları kıymetli olacaktır.  HİÇ KİMSE DIŞARIDA BURAKILMAMALIDIR, HİÇBİR FİKİR KENARA İTİLMEMELİDİR Basın, siyasi magazinden uzak, halkı doğru bilgilendirmekle, akademi, meseleyi soğukkanlı ve bilimsel bir çerçeveyle izah etmekle, sivil toplum, sahadaki ihtiyaçları dile getirmekle görevlidir. Hiç kimse dışarıda bırakılmamalıdır, hiçbir fikir kenara itilmemelidir. Çünkü biz, bu milletin tamamını kapsayan birliği ve kardeşliği kurmak istiyoruz. Meclis’te görev yapan her bir milletvekilimiz; hangi partiden ve bölgeden olursa olsun, milletimiz adına bu çalışmalara katıldığı anlayışıyla hareket edeceklerdir.  BU MASA MİLLETİN VİCDANIYLA, AKLIYLA VE İNANCIYLA KURULMUŞTUR Sonuç olarak, bu masa, milletin vicdanıyla, aklıyla ve inancıyla kurulmuştur. Türkiye’nin barışla, bütünlükle, demokrasiyle ve kardeşlikle güçleneceğine inanıyorum. Demokratik, çoğulcu ve herkesin kendini ait hissettiği bir Türkiye’yi hep birlikte büyük bir çabayla inşa edeceğiz. Komisyonumuz, hakikatin göz ardı edilmediği, duyguların inkâr edilmediği ve siyasetin çözüm üretme cesareti gösterdiği bir anlayışı temsil edecektir. Burada konuşulacak her söz, kardeşliğin diliyle ve vicdanın sesiyle şekillenecektir. Her kimlik, milletimizin asli rengidir. Hiçbir vatandaşımız kimliğinden, dilinden ve inancından dolayı ötekileştirilemez. Bu uğurda milletin iradesine sonuna kadar bağlıyız. İnanıyorum ki komisyonumuz, milli birlik ve kardeşlik içinde yürütülen bu tarihi misyonu layıkıyla gerçekleştirecektir.  Niyetimiz halis, sözümüz kuvvetli, ufkumuz açık, vaktimiz bereketli, kardeşliğimiz daim olsun. İnancımız tamdır, Allah yar ve yardımcımız olsun.
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un açılış konuşmasıyla TBMM’de kurulan yeni çözüm süreci kapsamında kurulan komisyonun ilk toplantısı başladı.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un "Bu toplantı yalnızca komisyonumuzun çalışmalarının başlangıcı değil, aynı zamanda aziz milletimizin geleceğe dair umutlarının yeşermesinin de başlangıcıdır" sözleriyle sürecin önemine dikkat çektiği konuşma şöyle:

Sayın milletvekilleri komisyonumuzun birinci toplantısını açıyorum, hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum.

Aziz milletimiz, saygıdeğer üyelerimiz, değerli milletvekili arkadaşlarım, kıymetli basın mensupları; komisyonumuzun toplantısına hoş geldiniz.

MİLLETİMİZ KARARLILIK VE DAYANIŞMAYLA BU SORUNU ÇÖZECEKTİR

Milletlerin tarihinde öyle anlar vardır ki, yalnız o günü, o anı değil, milletlerin yarınlarını da şekillendirir, bugün de öylesi günlerden birindeyiz. Yarım asırdır milletimizin başına bela olmuş terör illetinden kurtulmak için tarihi bir dönüm noktasına gelindiğini hepimiz müşahede ediyoruz. Milletimiz geçmişte en zorlu dönemlerde nasıl birlik içerisinde hareket ederek kenetlenerek hareket ettiyse, bugün de aynı inanç, kararlılık ve dayanışmayla bu sorunu çözecektir. 

Bu toplantı yalnızca komisyonumuzun çalışmalarının başlangıcı değil, aynı zamanda aziz milletimizin geleceğe dair umutlarının yeşermesinin de başlangıcıdır. Burada toplanmış olan komisyon sıradan bir heyet değil, yarınlarımızı onarma cesareti ve toplumsal bütünleşmeyi pekiştirme iradesi gösteren tarihi bir heyettir. Bu salonda milletin iradesini temsilen yeni bir dönemin başlangıcına şahitlik ediyoruz. 

Bu komisyon millet adına çözüme ulaştırılacak sorunların müzakeresi, üzerinde uzlaşılan teklif ve tavsiyelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne iletilmesi ve bahse konu süreçlere millet adına vaziyet etmek için vardır.

Komisyonumuz, on yıllardır ülkemizin enerjisini tüketen ve kardeşi kardeşten uzaklaştırmaya çalışanların provoke ettiği bir meseleye yeni bir gözle bakma iradesinin de yansımasıdır. 

Burada asli meselemiz; hiç şüphesiz anayasa yazmak, hukuk reformu yapmak ya da tüm meseleleri bir anda çözmek değildir. Meclis’in, halkın sesi olmanın yanında, toplumsal barışın taşıyıcısı, kardeşliğin teminatı, çözümün meşru adresi olduğunu hatırlatma iradesidir. Siyasi hesaplarla, dar tanımlarla ve kalıplarla değil; cesaretle, vicdanla ve adaletle hareket etmenin adıdır. Çünkü örgütün kendisini feshederek, silahların tamamen susturulması ile başlayan süreç, herhangi bir kişi, kurum ya da siyasi yapının değil, doğrudan doğruya aziz milletimizin meselesidir. Meclis komisyonunun kıymeti tam buradadır.

BU KOMİSYON TOPLUMUN MANEVİ DOKUSUNU TAHKİM ETMEYE, KARDEŞLİĞİ KALICILAŞTIRMAYA VE FARKLILIKLARIMIZI ZENGİNLİĞİMİZ OLARAK KABUL EDİP ORTAK YAŞAMI GÜÇLENDİRMEYE DÖNÜK BİR ÇAĞRIDIR

Bu komisyon, toplumun manevi dokusunu tahkim etmeye, kardeşliği kalıcılaştırmaya ve farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak kabul edip ortak yaşamı güçlendirmeye dönük bir çağrıdır. Esasında, milletimizin arasındaki birlik, beraberlik ve kardeşlik duyguları toplumumuzun asırlar boyunca en önemli toplumsal yapı taşı olmuştur. Küresel emperyalizmin, böl-parçala-yönet politikalarının kirli aracı olarak kullanılan terör aparatları vasıtasıyla, içimize suni şekilde sokulmaya çalışılan ayrılık fitnesine milletimizi hiçbir zaman itibar etmemiştir. Terör eylemlerinin ülkemize yaşattığı karanlık yıllar, her bir yurttaşımızın ortak kaybıdır, ortak acısıdır. Terör, bu topraklarda uzun yıllar boyunca sadece canlarımızı almadı. Emeğimizi, umudumuzu ve ortak hayalimizi de çaldı.

Cumhuriyet'imizin yüz yıllık tarihinin yaklaşık elli yılında, enerjimizi içerideki karanlıkla boğuşmakla geçirdik. Farklı terör örgütlerinin arkasına saklanarak yürütülen kirli oyunlar, ülkemizin güçlü, müreffeh, huzurlu bir ülke olma hedefin önünde yıllarca en büyük engeli oluşturdu. Tek bir terör örgütü değil, farklı isimler ve maskeler altında birçok yapının, ülkemizin önünü yıllarca kesmeye çalıştığına da hep birlikte şahit olduk. Bu örgütler, bölgemizdeki ülkeleri parçalayan vekalet savaşlarını yürütmek için kurulmuş yapılardı hiç şüphesiz. Çevremizdeki çoğu ülkede bu yapılar eliyle bölgemiz istikrarsızlaştırılmaya çalışılmış, kardeş halklar arasında çatışmalar, katliamlara yol açmış, milyonlarca insan topraklarından edilerek sığınmacı durumuna düşürülmüştür. Bu tablo, Türkiye’nin de demokratik ve özgürlükçü vizyonunun daha güçlü bir siyasal düzlemde kök salmasını ne yazık ki uzun yıllar engellemiştir.

YENİ DÖNEM SİYASETİN, DÜŞÜNCENİN VE VİCDANIN DAHA ÇOK KONUŞULDUĞU BİR DÖNEM OLMAK ZORUNDADIR

Bugün, FETÖ dahil darbe girişimlerini boşa çıkaran ve terör örgütünün etkisini kıran kararlı adımlarla birlikte yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Yeni dönem; siyasetin, düşüncenin ve vicdanın daha çok konuşulduğu bir dönem olmak zorundadır. Evladını yitiren annenin, dükkanını kapatmak zorunda kalan esnafın, yaylasına çıkamayan köylünün ve kamu adına görev yaparken can veren, şehit olan kamu görevlisinin acısı hepimizin ortak acısıdır. Ortak acılarımızı artık ortak umuda çevirmek için buradayız.

Uzun yıllarca süren bu büyük problem, siyaseti ve devleti güvenlikçi reflekslerle hareket etmeye mecbur bırakmıştı. Ancak artık, güvenliğin yanı sıra özgürlüğün, eşitliğin ve adaletin imkanlarını ve gücünü daha da yüksek sesle konuşmanın zamanı gelmiştir. Bu komisyonun bir diğer misyonu da budur.

Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra birbirinden kopartılan, aralarına tel örgüler çekilen halklar, artık yeniden birbirlerini daha yüksek sesle duymayı hak ediyor. Attığımız her adım, bu kadim coğrafyada barış ve kardeşliği tahkim etmeye yönelik olmalıdır. Bu çerçevede Terörsüz Türkiye aslında açıkçası terörsüz bir bölge demektir. 

TÜRK-KÜRT KARDEŞLİĞİ COĞRAFYAMIZIN ASLİ KODUDUR

Değerli milletvekili arkadaşlarım, aziz milletim; gayet açıktır ki Türk-Kürt kardeşliği, coğrafyamızın asli kodudur. Çanakkale’de omuz omuza savaşanların torunlarıyız. Kaderdaşlık, yalnız savaş meydanlarında değil, alın terinde, acıda ve umutta da birlikte yürümektir. Biliyoruz ki; Selahaddin Eyyubi’yi, Nureddin Zengi’yi anlamadan bu toprakların hakikatini kavrayamayız. Alparslan ve Kılıçarslan’ın yaptıklarının özünü anlamadan ise birlikte yürümenin anlamına ulaşamayız. Hepsi, kendi çağlarında adaletin, kardeşliğin, dayanışmanın, paydaşlığın, sevinci ve tasayı ortaklaştırmanın hülasa milletçe beraber yürümenin öncüleri, sembol olmuş büyük şahsiyetlerdi.

İÇERİDE BİRLİĞİMİZİ BÜYÜTMEK, TOPLUMSAL HUZURU PEKİŞTİRMEK, DIŞARIDA İSE BÖLGESEL BARIŞI KORUMAK MECBURİYETİNDEYİZ

Bugün de bizler, halkın tam içinden çıkan o akla yaslanarak, o milli irfanı kuşanarak, tarihi bugünün anlayışıyla yeniden yorumlamak ve geleceği bu iradeyle kurmak mecburiyetindeyiz. Küresel şartların ve bölgesel gelişmelerin kırılganlığına rağmen, içeride birliğimizi büyütmek, toplumsal huzuru pekiştirmek, dışarıda ise bölgesel barışı korumak mecburiyetindeyiz. İç cephemizi tahkim etmek, Türkiye'nin istikrarını kurumsal bir siyasal akla oturtturmak zorundayız. Ülkemizin önünü tıkayan karanlık dönem, milletimizin feraseti ve devletimizin kararlılığıyla artık geride kalıyor. 

MECLİS HAKİKATİ DUYAN, TOPLUMU HİSSEDEN VE VİCDANI TEMSİL EDEN ŞÜPHESİZ EN YÜKSEK DEMOKRATİK ÇATIDIR

Meclis, hakikati duyan, toplumu hisseden ve vicdanı temsil eden şüphesiz en yüksek demokratik çatıdır. Biz, bu komisyonda yeni bir anayasa yazmıyoruz belki, ama kardeşlik cümleleri kuracağız ve birlikte hareket edeceğiz. Meclis'imiz, bin yıllık kardeşliği yeniden hatırlatmakla kalmayacak, siyasal düzlemde yeniden tarif edecektir.

Bilinmelidir ki şahit olduğumuz silah bırakma süreci, bir pazarlığın sonucu asla değildir. Milletimizin huzura ve birliğe dair kararlılığının sonucudur ve bunun yansımasıdır. Bugün iftihar ettiğimiz gelişmeler insanımızın emeğini ve vaktini çalan bir engelin ortadan kalkması istikametindedir. Eğer belasıyla uğraşmamış olsaydık, eğer bütçemizin önemli bir bölümünü yıllarca terörle mücadeleye değil, kalkınmaya ayırabilseydik nice okullar, üniversiteler ve hastaneler çok daha önceleri inşa edilebilirdi. Daha çok öğrenci, daha nitelikli eğitimle buluşur, daha çok insanımız sağlığa daha kolay ve hızlı erişirdi. Bugünlerde ulaştığımız bu noktaya çok daha önceleri ulaşmamız mümkündü. 

CANLARI PAHASINA BU VATANI SAVUNAN TÜM KAHRAMANLAR, BUGĞN BURADA BAŞLATTIĞIMIZ SÜRECİN MANEVİ MİMARLARIDIR

Bugün iftihar ettiğimiz savunma teknolojilerimiz, kendi helikopterlerimiz, uydularımız, milli savunma sanayinde geldiğimiz bu seviyeye belki çok daha erken zamanlarda ulaşabilirdik. Fakat tüm bu kayıpların ötesinde, en ağır bedel şüphesiz ki canla ödenmiştir. Manevi kayıplar unutulmaz acılarımızdır. Her biri ayrı bir ailenin ocağına düşen şehitlerimizin, her biri bir ömrü feda eden gazilerimizin acısı. Canları pahasına bu vatanı savunan tüm kahramanlar, bugün burada başlattığımız sürecin manevi mimarlarıdır. Bu istikamette atacağımız her adımda, onların emanetine sadakatle bağlı kalacağımızı ilan ediyoruz. Bu komisyon, sözünü yükselten herkesin kürsüsüdür. Yeter ki ortak kelimelerimiz barış, ortak hedefimiz kardeşlik olsun. Bu çatı altında konuşulamayacak hiçbir konu yoktur. Yeter ki birbirimizi dinlemeye hazır olalım. Yeter ki her görüş, birlik ve kardeşliğin parçası olma iradesini içersin. Bu olumlu sürecin bir parçası olan her vicdan sahibi herkese ve her kuruma bir kez daha yürekten teşekkür ediyorum. 
 

HALKLARIN KALBİ ADALETLE BİRLİKTE ATARSA MİLLET OLUNUR

İnanıyorum ki, katkı veren herkes, bu memleketin mayasında kardeşlik olduğunu göstermiştir ve gösterecektir. Akif’in; “Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez, Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez” dizeleriyle, Nazım’ın da "Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine" dizeleriyle ifade ettiği hayali, yani siyasetin eliyle gerçekleştirmek zorunda olduğumuz, borcunda olduğumuz kardeşliği inşallah büyüteceğiz ve hep birlikte topluma yayacağız. Yine aynı şekilde büyük bilgin ve mutasavvıf, Kürtçe'nin büyük şairi Ahmedi Hani’nin düşünceleriyle ifade edersek; “Halkların kalbi adaletle birlikte atarsa millet olunur. Dil değişir, kıyafet değişir, coğrafya değişir, ama ortak duygular baki kalır.”

Değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli basın mensupları,

Milletin taleplerinin siyasal zeminde buluşması, kurumlar arası koordinasyonun sağlıklı yürütülmesi, istikrar huzur için elzemdir. Bu açıdan tartışmanın doğru mecrası Büyük Millet Meclis’i ve onu temsilen bugün burada oluşturduğumuz komisyondur. Çünkü milletin tamamını temsil eden, her fikrin ve kimliğin söz söyleyebildiği yer tam da burasıdır.  

HER BİLGİLENDİRME VE ADIM ŞEFFAF VE KAPSAYICI BİÇİMDE YAPILACAKTIR

Dikkatinizi çekmek isterim; bugün burada sadece grubu olan siyasi partileri değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edilen bütün siyasi partilerin temsilcisi arkadaşlarımız buradadır. Diyebiliriz ki, bu salon toplumun yüzde 98’inin temsil edildiği bir siyasi iradenin yansımasıdır. Her bilgilendirme ve adım, şeffaf ve kapsayıcı biçimde yapılacaktır. Bu çatının altında yürütülen her çalışma, halkın gözü önünde ve millet iradesinin güvencesiyle ilerleyecektir. O yüzden komisyonun işleyiş prensiplerini, ilk günden itibaren açık bir biçimde ifade etmek zorundayız. 

Hiç şüphesiz bunlardan ilki şeffaflıktır. Çünkü milletimiz her adımı bilmeye, her adımda gerçekleştirilenleri öğrenmeye hakkı vardır ve bunun yegâne muhatabıdır.

Bir diğer ilkemiz açıklık olmalıdır, çünkü saklı gündemlerin, örtük hesapların toplumsal barışa hiçbir katkısı yoktur.

Üçüncü temel ilkemiz ise, hiç şüphesiz çoğulculuk olmalıdır. Çünkü bu topraklar, tek renkle değil, çok sesle, çok kültürle anlamlıdır.

Değerli milletvekili arkadaşlarım,

Komisyon çalışmaları hakkında kamuoyunun ve basının bilgilendirilmesi yalnızca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tarafından yürütülecektir. Çünkü süreci zehirleyecek ve provoke edecek açıklamalara itibar edilmemesini sağlamak da bu komisyonun başlıca görevlerinden birisidir. Onun için kamuoyunu zamanında basınımız vasıtasıyla da yerinde, zamanında doğru bilgilendirmek önceliklerimizden birisi olmalıdır. Bu komisyonda ele alacağımız konu, yani Türkiye’nin terörü bırakmasıyla birlikte ele alacağımız konular, herhangi bir siyasi partinin tek elinde olan konular değildir. Bu süreç, Türk’ün de, Kürt’ün de, her kesimden yurttaşın ortak geleceğini ilgilendiren bir beka meselesidir. Burayı tekraren söylüyorum, bu süreç Türk’ün de, Kürt’ün de, her kesimden yurttaşın ortak geleceğini ilgilendiren bir beka meselesidir. Dolayısıyla komisyonumuz müzakereci bir istişare organı olarak hareket edecektir. Bu zeminde farklı fikirlerin ve hissiyatların ortak akılda birleşmesini sağlayacak bir anlayışla çalışacaktır. 

Komisyonun görev ve sorumlulukları arasında, özellikle silah bırakma sürecinin millet adına takibi büyük önem taşımaktadır.

Bu süreç, hukuki çerçevesiyle, sosyal zeminiyle, siyasal diliyle dikkatle izlenmeli, yönlendirilmeli ve gerektiğinde öneriler sunulmalıdır.

BİZ BİRLİKTE YAŞAMIN AZAMİ ZEMİMİNİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN BURADAYIZ

Burada önemli bir hususu da vurgulamak istiyorum, hiç şüphesiz bu sürecin en önemli hususiyetlerinden birisi de toplumsal psikolojinin iyi bir şekilde yürütülmesidir. Bu çalışmaların başarıya ulaşmasında toplumsal kesimlerin, farklı kesimlerin sürece katkısının sağlanması bakımından toplumsal psikolojinin doğru ve hep birlikte yönlendirilmesi, oluşturulması da önemli bir görevdir. Bu aynı zamanda güçlü ve karşılıklı toplumsal bir saygıyı da doğuracak olan adımdır. Kürt’ün onurunu korumayan bir dili, Türk’ün gururunu hiçe sayan bir söylemi barışa değil, yeni kırılmalara neden olan yaklaşımlar olduğunu ifade etmek isterim. Hedefimiz sadece asgari müştereklerde birleşmek değildir. Biz birlikte yaşamın azami zeminini güçlendirmek için buradayız. Komisyon farklı fikir, beklenti ve kanaatlerin çatıştırılmadığı, aksine birlikte yaşama iradesinin inşa edildiği güçlü bir zemin olacaktır. Silahın tamamen bırakılmasıyla beraber, barışı kalıcılaştıracak yasal düzenleme önerilerinin hazırlanması da bu komisyonun sorumlulukları arasındadır. Ortaya çıkacak ihtiyaçlar doğrultusunda öneriler geliştirmek, raporlar sunmak, analizler yapmak ve bunları Meclis’in genel iradesine taşımak da bu yapının asli görevidir.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli basın mensupları, aziz milletim, Meclis’in manevi gücü, tarihsel tecrübesi ve temsili yapısı, provokasyonlara karşı da en güçlü kalkanımız olacaktır. Hiç şüphesiz provokasyonlar her zaman her dönemde olabilir. İçeriden ve dışarıdan gelecek hamleleri bertaraf edecek en önemli unsur, çoğulcu demokratik yapımızdır. Bu yüzden, çalışmalarımıza sadece siyaset kurumu değil, toplumun bütün kesimleri dahil edilecektir. Kanaat önderleri, üniversiteler, hukuk camiası ve sivil toplum kuruluşlarının katkıları kıymetli olacaktır. 

HİÇ KİMSE DIŞARIDA BURAKILMAMALIDIR, HİÇBİR FİKİR KENARA İTİLMEMELİDİR

Basın, siyasi magazinden uzak, halkı doğru bilgilendirmekle, akademi, meseleyi soğukkanlı ve bilimsel bir çerçeveyle izah etmekle, sivil toplum, sahadaki ihtiyaçları dile getirmekle görevlidir. Hiç kimse dışarıda bırakılmamalıdır, hiçbir fikir kenara itilmemelidir. Çünkü biz, bu milletin tamamını kapsayan birliği ve kardeşliği kurmak istiyoruz. Meclis’te görev yapan her bir milletvekilimiz; hangi partiden ve bölgeden olursa olsun, milletimiz adına bu çalışmalara katıldığı anlayışıyla hareket edeceklerdir. 

BU MASA MİLLETİN VİCDANIYLA, AKLIYLA VE İNANCIYLA KURULMUŞTUR

Sonuç olarak, bu masa, milletin vicdanıyla, aklıyla ve inancıyla kurulmuştur. Türkiye’nin barışla, bütünlükle, demokrasiyle ve kardeşlikle güçleneceğine inanıyorum. Demokratik, çoğulcu ve herkesin kendini ait hissettiği bir Türkiye’yi hep birlikte büyük bir çabayla inşa edeceğiz. Komisyonumuz, hakikatin göz ardı edilmediği, duyguların inkâr edilmediği ve siyasetin çözüm üretme cesareti gösterdiği bir anlayışı temsil edecektir. Burada konuşulacak her söz, kardeşliğin diliyle ve vicdanın sesiyle şekillenecektir. Her kimlik, milletimizin asli rengidir. Hiçbir vatandaşımız kimliğinden, dilinden ve inancından dolayı ötekileştirilemez. Bu uğurda milletin iradesine sonuna kadar bağlıyız. İnanıyorum ki komisyonumuz, milli birlik ve kardeşlik içinde yürütülen bu tarihi misyonu layıkıyla gerçekleştirecektir. 

Niyetimiz halis, sözümüz kuvvetli, ufkumuz açık, vaktimiz bereketli, kardeşliğimiz daim olsun. İnancımız tamdır, Allah yar ve yardımcımız olsun.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami chat omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat plastik çember