Ayşegül Doğan: Yeni ve umut dolu bir dönemin kapısı aralanıyor

Doğan, şunları söyledi: 

Çatışmalı süreçte yaşamını yitiren tüm insanlarımızı anarak başladık bugünkü MYK toplantımıza. 

Takdir edersiniz ki bugün siyasi hayatımızın en önemli Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısını gerçekleştiriyoruz. Gündemimiz de yine Türkiye siyasetinin en önemli gelişmelerinden biri olarak adlandırabileceğimiz Barış ve Demokratik Toplum Süreci ile birlikte PKK’nin kongresini topladıktan sonra açıkladığı kararlar. Biz de bu kararlar ile başladık. Yani bugünkü Merkez Yürütme Kurulu toplantımız rutin bir toplantının ötesinde büyük bir anlam ve önem taşıyor bizim için. Uzun çatışmalı süreçte yaşamını yitiren tüm insanlarımızı derin bir hürmetle anarak başladık bugünkü Merkez Yürütme Kurulu toplantımıza. Tüm yitirdiklerimizin anısını hiçbir ayrım gözetmeksizin kutsal bir emanet olarak koruyarak ortak geleceğimizi inşa etme sözümüzü yineledik. Bugün ilk kez Merkez Yürütme Kurulumuz bu hatıralar için, bu hatıralara sadakat için saygı duruşuyla başladı.  

Bir dönem kapanıyor, umut dolu bir dönemin kapıları aralanıyor

Türkiye’nin bir asırdır gündeminde yer alan ve son 50 yılda derin toplumsal yaralar açan bir sorunun çözümünde yeni bir sayfanın açılmasına hep birlikte tanıklık ediyoruz. PKK kongre kararlarını açıkladı ve fesih kararını duyurdu. Aslında beklenen oldu. Çünkü ilk gün, yani 27 Şubat’taki çağrıdan hemen sonra PKK’li yöneticiler yaptıkları açıklamada, bu çağrının gereklerini koşullar sağlandığı takdirde yerine getireceklerini basın aracılığıyla duyurmuşlardı. Bu kararın tarihsel öneminin altını çiziyoruz bir daha. Kongrenin toplandığının duyurulmasının dahi tarihsel bir önemde olduğunu ve bizim de ciddiyetle kararları beklediğimizi size birkaç gün önce açıklamıştım. Bu sadece bir fesih kararı değil; herkesi demokratik değişim ve dönüşüme davet eden yeni bir inşa sürecidir. Biz, DEM Parti olarak, bu kararın bu yüzden de çok önemli olduğunun altını çiziyoruz. Bir dönem kapanıyor, evet. Yeni ve umut dolu bir dönemin ise kapıları aralanıyor, hepimiz için aralanıyor. Yalnızca yeni bir tarihe tanıklık etmiyoruz, aynı zamanda yeni bir tarih yazımına da talibiz. Dolayısıyla bugün MYK’da alacağımız kararlar ve çizeceğimiz yol haritası yalnızca bu anı değil, ülkenin geleceğini şekillendirecek bir ciddiyetle tartışılıyor. 

Yıllarca Kürt sorununun çözümü önünde engel olarak gösterilen gerekçe ortadan kalkmıştır; bu fırsatı heba etmemeliyiz

Bu değişim ve dönüşüm sürecindeki sorumluluğumuzun farkındayız. İlk gün de söyledik. Hem bu sorumluluğun farkındayız hem buna hazırız hem de bunu pamuklara sarıp sarmalamamız gerektiğini defaatle buradan ifade ettik. Önümüzdeki dönemde yapacağımız tüm çalışmaların, bir arada barışçıl bir yaşam zeminini güçlendireceğine inanıyoruz. Bugün açıklanan kararların hepimize; özellikle de annelere, çocuklara, gençlere ve gelecek nesillere hayırlar getirmesini yürekten diliyoruz. Hayırlar getireceğine, uğur getireceğine de inanıyoruz. Bu gelişme, yıllardır içimizi kanatan Kürt sorununa siyasetle çözüm kapısını ardına kadar açmış bulunuyor. Artık Kürt sorununun demokratik çözümünün önünde engel gibi gösterilen, her defasında bir gerekçe olarak gösterilen her şey ortadan kalkmış görünüyor. Çünkü PKK bugün silahlara veda ettiğini duyurdu. Bu büyük fırsatı heba etmemeliyiz. Keşke dememeliyiz, iyi ki yaptık diyebilmeliyiz. İyi ki sımsıkı sarıldık, iyi ki bu tarihsel fırsata bu kadar çok tutunduk ve halkların yüzyılını birlikte inşa ettik diyebilmeliyiz. Bu, erteleyebileceğimiz bir şey değil. Bu, omuzlarımızdaki ağır ve çok kutsal bir sorumluluktur. O nedenle hepimiz buna itina ile yaklaşmalıyız. Bu tarihi gün, halkların gözyaşı ve acılarla dolu geçmişinden bir gelecek yaratma iradesi ve cesareti olarak görülmelidir; büyük bir barışı kurmanın iradesi ve cesareti olarak kabul edilmelidir. 

İktidardan gelen mesajları memnuniyetle karşılıyoruz, ancak önümüzdeki günleri izleyeceğiz

Burada önemle altını çizmek istediğimiz bir başka konu da şudur. Bıkmadan usanmadan, komplolara, suikast girişimlerine, sabotajlara, provokasyonlara ve yıllardır tutulduğu tecride rağmen Sayın Öcalan’ın sürdürdüğü demokratik çözüm çabalarının bugün meyvesini verdiğini görüyoruz. O yüzden bunun öneminin de ısrarla altını çiziyoruz. Geçen dönemleri, akamete uğramış süreçleri, provokasyonları, ardındaki tarihsel arka planı hatırladığımızda; bunu başarabilmiş olmak, bunu bugün ortaya çıkarmış olmak herhangi bir karar olarak değerlendirilmemeli ve bu şekilde yaklaşılmamalı. Şu saate kadar iktidar kanadından bu konuya dair gelen açıklamaları memnuniyetle karşıladığımızı ifade etmek isteriz. Takip edebildiğimiz kadarıyla yapılan ilk açıklamalar olumlu. Ancak tabii ki önümüzdeki günleri ve bundan sonrasını da birlikte izleyeceğiz, göreceğiz.

Hukukun ve siyasetin işlediği bir demokratik cumhuriyeti inşa etme sorumluluğumuz var

Artık demokratik siyaset zemininde eşit yurttaşlığı, eşitlikçi bir kardeşlik hukukunu tesis etme sorumluluğuyla karşı karşıyayız. İşte o yüzden bundan sonrası, iktidarından muhalefetine herkesi, hepimizi ilgilendiriyor. Çünkü bu büyük bir sorumluluk, önemli bir sorumluluk. Tam 53 yıllık acı dolu bir tarihin ardından atılan bu adım halkların birlikte yaşam isteğinin, Kürt halkının barışçıl çözüm özleminin ve eşit yurttaşlık talebinin çığlığıdır. Böyle değerlendirilmelidir. Biz DEM Parti olarak bugünkü kararı barış, demokrasi ve özgürlük temelinde yepyeni bir olanak olarak görüyoruz ve bu olanakta buluşmaya davet ediyoruz herkesi. Bu çok tarihsel imkanı kalıcı hale getirmek için buluşmaya, güçlerimizi birleştirmeye ihtiyacımız var. Artık görevlerimiz de belli. Silahların değil sözlerin konuştuğu bir dönemden bahsediyoruz. Hukukun ve siyasetin işlediği bir demokratik cumhuriyeti hep birlikte inşa edebilme göreviyle ve tarihsel sorumluluğuyla karşı karşıyayız. Bunun elbette en önemli adreslerinden biri de TBMM. Çünkü TBMM yüzyılın en hayırlı çalışmasını yapma sorumluluğu ile karşı karşıya. Temennimiz Meclis’in bu sorumluluğu layıkıyla üstlenmesi ve bu şekilde yaklaşmasıdır. Başta siyaset kurumu olmak üzere toplumsal dinamikler için tarihsel bir vicdan borcuyla karşı karşıyayız. O yüzden yalnızca siyaset kurumuna değil toplumun tamamına, Türkiyeli tüm yurttaşlara bugün çağrı yapıyoruz: Hepimizin bu sürece katabilecekleri var. Eleştirilerimizle, önerilerimizle, yapıcı katkılarımızla bu süreçte hepimiz rol alabiliriz. Çünkü hep birlikte demokratik bir cumhuriyet inşa etmek istiyoruz. Niye herkes bu sürecin parçası olmalı? Çünkü tarihsel bir zorunlulukla da karşı karşıyayız. Böyle tarihsel fırsatlar her zaman karşı karşıya olabileceğimiz şans kapıları aralayamayabilir. O yüzden sonuna kadar açılmış bu kapıdan içeri girip hepimiz demokratik Türkiye’yi çalışarak ilmek ilmek örmeliyiz.

Şimdi barışa ses, demokrasiye nefes olma zamanı

Sevgili Türkiye halkları; şimdi barışa ses verme zamanı, eşitliğe omuz verme zamanı, demokrasiye nefes olma zamanı. Biz, DEM Parti olarak, halklarla el ele demokratik çözüm sürecinin güvencesi olacağız. Bu tarihi çağrının yaşam bulması için var gücümüzle çalışacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu çağrıyı pek çok nedenle yüreklerimizde de taşıyoruz. Yitirdiklerimizin anısıyla başladığımızı ifade ettim. Onların anısına layıkıyla bağlı kalarak eşit, özgür ve demokratik bir toplum yaratmak için var gücümüzle çalışacağız; usanmayacağız, yılmayacağız ve bu süreci koruyacağız. Bu tarihi dönüm noktasına hep birlikte sahip çıkılmasının öneminin altını sürekli çizmemizin bir başka nedeni de şu. Barış artık bir düş değil. Barış artık yalnızca bir ihtimal değil. Barış artık yalnızca üzerine konuşabileceğimiz bir konu değil. Çok daha ötesine geçti. İstersek, yapabilirsek, güçlerimizi birleştirirsek, gerçekten sahip çıkarsak, gerçekten tarihsel bir dönüm noktası olduğu konusunda konsensüs sağlayabilirsek; bu toplumsal mutabakat her yere yayılabilirse ve bu sese herkes sahip çıkabilirse işte büyük toplumsal barışı gerçekleştirebiliriz. O yüzden bunun öneminin ısrarla altını çiziyoruz. Kaçınılmaz bir görev olduğu için.

Aktif bir pozisyon almayı tercih etmemiz gerekir

Demokrasi de artık bir umut değil. Demokratikleşme de artık yalnızca üzerine konuşabileceğimiz bir konu, bir zorunluluk olarak karşımızda. Hepimizin ihtiyacı. Çünkü hepimizin demokratik ve barışçıl bir soluk almaya ihtiyacı var. Burada hangi kimlikten olursak olalım aynı ihtiyacı paylaşıyoruz bugün. Şimdi bu görev, zorunluluk ve varlık gerekçelerimizi siyasi ve hukuki adımlarla da güçlendirmek gerekiyor. Barış ve demokratik toplum hepimizin ihtiyacı ise seyirci kalmak yerine aktif bir pozisyon almayı tercih etmemiz gerekir.

Evet, MYK’mız devam ediyor. Önümüzdeki dönem yapacaklarımız ve yol haritamız ilerleyen günlerde netleştikçe sizlerle paylaşacağız. Son olarak şunu söylemek istiyoruz. Biz, DEM Parti olarak, herkesi ama herkesi ezberlerini bozmaya davet ediyoruz. Herkesi bu fırsatın ciddiyetine uygun bir şekilde pozisyon almaya davet ediyoruz. Bu süreç ne taviz ne teslimiyet, ne yenme ne yenilme sürecidir. Bu süreç, barışı ve demokratik toplumu inşa etme sürecidir. Bu süreç; inkar, isyan, ret ve imha olmasın diye sımsıkı tutunmamız gereken bir süreçtir. 

Temennimiz önümüzdeki günlerde Sayın Öcalan’ın sürece aktif katılımıdır

Telaşa mahal yok ama hıza ihtiyacımız var. Niye hıza ihtiyacımız var? Çünkü böylesi süreçler aynı zamanda kırılganlıklar taşır bağrında. Kırılgan olmaması için telaş yapmadan hızlı bir biçimde bunu hukukla güçlendirmemiz gerekiyor. Hukukla güçlendirebilmek için de çok çeşitli yerlerin ve toplumun görevlerini az önce hatırlattık. O yüzden bu süreci korumak zorundayız. Çok teşekkürler geldiğiniz için, ilginiz için, dikkatleriniz için. Ellerinizi görüyorum ancak soru almayacağım arkadaşlar. Nedeni söyleyeceğim. Lütfen kusura bakmayınız. Biliyorum çokça soru var. Haklı sorular, daha çok tartışılacak konu var. Merak ettiğiniz başlıkları tahmin edebiliyoruz aşağı yukarı. Çünkü bunlar bizim de merak ettiklerimiz. Takdir ve tahmin edersiniz ki bazı konulara ilişkin bizim de detaylı bilgimiz yok. Mesela “Kongrenin koşulları oluştu mu ki kongre toplandı?” gibi bir soruyu sormayı istiyor olabilirsiniz. Ben de bu sıralarda olsam aynı soruyu yöneltmek isterdim. Ama biz de merak ediyoruz, bu soruların yanıtı bizde yok. Takdir edersiniz ki bu soruların yanıtları, daha çok PKK ve Sayın Öcalan’ın verebileceği yanıtlar. Sayın Öcalan tecrit koşullarında. Sizler şu anda kendisine sorularınızı yöneltemiyorsunuz. Doğrudan bir irtibat ve temas kurulamıyor. Bu koşulların değişmesi gerektiğini biz buradan çok sık ifade ettik. Özgür çalışma koşullarının oluşması gerektiğini, bu sürece aktif bir biçimde katılması gerektiğini ifade ettik. Temennimiz, önümüzdeki dönemde bunun da gerçekleşmesi. Yine Kandil’le ilgili soracağınız soruların bizde yanıtı yok. Biz kamuoyuna açıklanan kararlar dışında herhangi bir detaya sahip değiliz. Bunun dışında da yol haritamıza ilişki şu ana kadar paylaştığımın dışında yeni bir şey yok. Yarın grup toplantımızda Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan da MYK toplantımızın ardından çıkan yol haritamız ve yarına kadar yapılacak açıklamalar ve gelişmelerle ilgili daha detaylı ve kapsamlı açıklama yapacaktır. 

Açılan bu yeni sayfaya layıkıyla sahip çıkmalıyız 

Sevgili DEM Partililer; telaşa mahal yok ama aceleye ihtiyaç var, hıza ihtiyaç var dedik. Bunun nedenlerini en iyi DEM Partililer bilir. Çünkü çok büyük bedeller ödendi, çok büyük acılar çekildi. Bu acılar ve bedeller yeniden olmasın diye, daha güzel günlerde demokratik bir Türkiye’de yaşamak için, eşitlikçi bir kardeşlik hukuku için bu hıza ihtiyacımız var, bu süreci korumaya ihtiyacımız var. Bugün alınan bu kararı farklı tartışmalarla boğmak istemiyoruz. Asıl konuşmamız gereken şey bu karar, bu kararın yarattığı tarihsel fırsat. Yeni bir dönem, yeni sayfa ve aralanan bu sayfaya layıkıyla sahip çıkmak.